Erzincan’da ehil olmayan kişiler tarafından drone kullanımı artarken yaban hayatını da tehdit ediyor.

Erzincan’da Munzur Dağlarındaki yaban hayatı ve yaban hayvanları birçok doğa fotoğrafçısının, gazetecinin yanı sıra sosyal medya paylaşımları için de yetkisiz kişilerinde ilgi alanına girdi. Bunun üzerine hayvan severler drone kullanımında yaban hayata ve hayvanların doğal ortamlarına zarar vermeyecek şekilde hareket ediliyor mu? sorusunu yöneltiyor.

Dronelerin kolay ulaşım imkânıyla birlikte yetkisiz birçok insanın merak ve eğlence sebebiyle, bilimsel ve koruma amaçlı olmadan sadece görsel ve sosyal medya kullanımı için tercih etmesi de doğadaki canlıları ayrıca tehdit ettiğini kaydeden hayvan severler, dronelerin yaban hayatına etkileri üzerine bilimsel çalışmaların artırılması gerektiğini belirttiler.

Yaban Hayatı Uzmanı Ahmet Emre Kütükçü, “Çekilen ve yüklenen bazı videolarda gördüğümüz olumsuzluklar var. Dronenin rahatsız edici etkisi türden türe göre değişir. Kimisi çok tepki verir kimisi hiç tepki vermez. Şu gerçek ki özellikle yaban keçisi gibi türler yavrulama dönemlerinde yavrusu ya da sürüsüyle bir anda paniğe kapılıp girmeyecekleri bir alana giriyor ve yavru sürüden kopabiliyor. Yine bu ayı için de geçerli. Yavrular dronenin neden olduğu panikle annesinden ayrılabilir. Dediğim gibi bunu hayvanlar nasıl algılıyor, hayvanlar için ne kadar olumsuz bir tarafı var bunun için daha çok bilimsel çalışmaya ihtiyaç var ama görünen o ki ısrarcı takiplerde bazı türler için rahatsız edici etkisi var.” dedi.

Uzman biyolog ve kuş gözlemcisi Lider Sinav drone kullanımının özellikle dronenin hayvanları rahatsız ettiği koşullarda sorun olabildiğini söyleyerek, bu gibi durumlarla da sık sık karşılaşıldığını vurguladı.

Sinav, “Yuvalama alanlarına çok yakın yerlerde yüksek sesli dronelerin uçurulması hem dronenin özellikle sesinden dolayı hem de kendi varlığından dolayı türleri rahatsız ediyor, çünkü tehdit olarak algılanabiliyor. Bazı durumlarda kullanıcılar türleri dron ile takip etmeyi tercih edebiliyorlar. Bu durumda hayvan çok fazla yorulabiliyor bu da bir tehdit unsuru olabilir.” diye konuştu.

Özellikle türlerin üreme döneminde ya da üreme davranışlarının görüldüğü alanlarda dronenin kullanılmaması gereken bir ekipman olduğunu vurgulayan Sinav, “Ancak üreme dönemi dışında da türleri takip ediyorsanız dron ile takip mesafesini korumanız gerekiyor ve hayvanların rahatsız olup olmadığını dikkate almanız gerekiyor aksi halde hayvanların yorulmasına ya da başka sorunlu durumlara sebebiyet verebilirsiniz. Bu gibi durumlar ne yazık ki Türkiye’de de karşımıza çıkıyor o yüzden dron kullanımının etik kodlarının belirlenmesi gerekiyor.” diyerek özen çağrısında bulunarak dron teknolojisinin canlı türlerinin araştırılmasında umut vadettiğini ve gelecek yıllarda olumsuz sonuçlar doğurmadan yaban hayatın araştırılmasında kullanılma ihtimalinin de olduğunu ekledi.

Doğasever Samet Aydın ise, “Yaban hayatını izlemede yapmamız gereken mümkün mertebe yaban hayatını rahatsız etmeden, mümkünse uzaktan fotoğraf makinesi ile çekim yapmaktır. Dron yaban hayatını rahatsız ediyor bunu kendim de gözlemledim. Bütün hayvanlar dronu tanımadılar ve mutlak surette rahatsız oldular. Sahada mümkünse uzaktan izleme yapılabilir. İzleme yapılırken de kesinlikle yer ve koordinat yani hayvanın yerinin tahmin edileceği şekilde fotoğraflarının çekilmemesi ise ayrıca çok önemli. İyi bir görüntü hayvanın psikolojisinden kıymetli değil” dedi.

Erzincan’da gazetecilik yapan Ahmet Akbuğa ise doğanın insanlar için stres atacakları bir yer olarak görünmesine karşın aslında yaban hayatının ve endemik türlerin evi olduğunu belirterek, “Ben de uzun yıllar dron kullanan bir operatör ve gazeteci olmama rağmen ilk süreçlerimde yaban hayatını drone ile çekmek için hevesliydim. Bir yaban keçisini görüntülemek harika bir görsellik sunuyordu ama düşündükçe o iyi görüntüyü yakalamanın canlıların psikolojisinden önemli olmadığını anlayabiliyorsun. Ya da onu görüntülemek için yakından uçuş yapmana gerek kalmıyor. Droneler özellikle kuşlara çok ciddi zarar veriyor. Sesi kuşları korkutarak, yuvalarını terk etmelerine neden oluyor. Kuşları strese sokuyor. Ayrıca kendi yaşadığımız şehirden örnek verecek olursam, bahar aylarında Munzur Dağlarında yaban keçileri ve ayıların yavruları dünyaya geliyor. Anneleri o yavruları doğaya adapte etmeye çalışıyor. Onlar kendi yaşam alanlarında beslenme alışkanlığı kazanırken keyif için bir drone tepesinde yüksek sesle uçuyor ve o canlılar stres içerisinde dengesini kaybediyor. Bu davranışın birilerinin kendi evimizde bize karşı yaptığını düşünürsek aslında sorunu daha iyi anlayabiliriz. Ülkemizde dronelerin gelişi güzel bir şekilde satışı yapılmamalı, yapılıyorsa da ‘yasaklı bölge’ dediğimiz uçuş yapamadığımız alanlara yaban hayatını da eklemeliyiz.” şeklinde konuştu.

Gazeteci Akbuğa, Doğa Koruma ve Milli Parklar (DKMP) yetkililerine çağrıda bulunarak, “Son zamanlarda sosyal medya hesaplarda sıkça yaban hayatının drone ile çekilen ve hayvanların aşikâr rahatsız olduğu videolar dikkat çekmekte. Ve çekilen videoların, fotoğrafların bir ajansın Erzincan’daki telifli muhabirine DKMP çalışanı tarafından gönderilerek haber yapıldığı görülmekte. DKMP’nin asli görevi yaban hayatını korumak, kaçak avcılara kolluk kuvvetleriyle geçit vermemek, ağır kış şartlarında onların aç kalmamaları için çalışmalar yapmak olmalı. AFAD’ta yapılan toplantıda Erzincan Valisi Hamza Aydoğdu’nun DKMP İl Müdürüne talimat vermesi üzerine DKMP Erzincan sosyal medya hesabında bu kış sezonunda bir kez yemleme çalışması görebildim.” dedi.