CHP Erzincan İL Başkanlığı Görevini yürütürken 13 yönetim kurulu üyesinin istifasının ardındanİl Başkanlığı görevinden düşen Zeynep Erdoğan Sarıca yaptığı basın açıklamasında ilginç iddialara yer verdi. Sarıca yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı; “4 Ekim 2023 tarihinde yapılan, CHP Erzincan il kongresinde il başkanı seçildim. Cumhuriyetin 100. Yılında Erzincan CHP tarihinin ilk kadın başkanı seçilmem Partimize çok yakıştı.
Normal şartlar altında gerçekleşmesi beklenen bu kongrede, ben de bir listeden yönetim kurulu üyesi olarak adaydım. Fakat listesinde olduğum adayın üyelik ile ilgili işlemlerini geciktirmesi sebebi ile adaylığı kabul edilmedi. Son dakika bir karar değişikliği ile ben aday gösterildim. 250 delegeden 147'sinin oyunu alarak CHP'nin Erzincan'daki ilk kadın il başkanı oldum. Her bir delege, özgür iradesi ile benim adımın olduğu pusulada, benim ismime bu oyu kullandı. Fakat mevcut yönetim kurulu, benim seçimlerim ile değil, diğer isim tarafından belirlenmişti.
Yaşanan süreçte ilgili adayın üyelik ile ilgili bir ihmalinin olduğunu düşünmedim. Genel merkez tarafından bir mağduriyet yaşatıldığı kanaatini taşıdım. Seçim sonrasında yaptığım teşekkür konuşmaları ve basına yaptığım paylaşımlarda paylaşımlarda adaylığı reddedilen isime teşekkürlerimi ilettim. Bu başarıda büyük payının olduğunu belirttim. Tüm bunlara rağmen seçildiğim birinci günden itibaren "İstifa et, delege seni değil bizi seçti" gibi bir baskı üzerimde kurulmaya başlandı. Ben de hem bu kaosu sonlandırmak, hem de bana oy veren delegeler içinde bu yönde oy kullanmış bir delege grubunun olması ihtimaline karşı, baskı, tehditle, mazbata törenimde, vakti geldiğinde bu isme başkanlığı devredeceğimi dile getirdim. Basına demeç vermedim. Bu konuşma çekilerek, basına servis edildi. Üzerimde bir şantaj aracına dönüşen bu video, aslında delegeye yönelik bir irade beyanıydı ve perde arkası vardı.
Hatta tüm bu sürecin başına hakim olan Erzincan milletvekili sayın Mustafa Sarıgül de bir basın açıklaması yaparak, benim seçilmiş bir il başkanı olduğumu, çalışkanlığım ile bilindiğimi ve CHP'de kimsenin gölge başkanlık gibi şeylere kalkışamayacağını belirtmiştir.
Fakat tüm bunlara rağmen ilk günden itibaren tehdit mesajları, tehdit ve özel hayatıma saldırı içeren sosyal medya paylaşımları ve yorumları, trol hesaplar ile hakkımda karalamalar, kalabalık halde bir kadının üstüne yürüme ve hakaretler, başkanlık odamın işgaline kadar uzanan olumsuzdan öte kötülük içeren hareketlerin hepsine maruz kaldım. Tüm bunları belgeli halde yeni seçilen parti yönetimine ve Genel Merkeze de ilettim. Genel Başkanım Özgür Özel' de beni destekleyeceğini, Türkiye'de seçilmiş 3 CHP İl başkanı olduğunu kadın yöneticilerin alınamayacağını ifade etmiştir.
Tüm bunlardan yılmadığımı gören bazı yönetim kurulu üyeleri ve bazı partililer, "Ya sen istifa et, ya da biz eder başkanlığını düşürürüz." tehditlerine başladılar. Hatta bazı zamanlar "İstifa da etmiyoruz, seni de çalıştırmıyoruz. Önüne engeller çıkaracağız" seviyesine geçtiler. Yine geri adım atmadım. İstifanın doğal hakları olduğunu, istedikleri zaman edebileceklerini dile getirdim. Sınırlı olanaklarım ile çalışmalar yürütmeye, toplantılara katılmaya devam ettim.
Ve tüm bu baskılar ile beni yıldıramayacağını anlayan bir grup yönetim kurulu üyesi istifa ederek mevcut yönetimi ve başkanlığımı düşürerek, CHP Erzincan İl Teşkilatında bugüne kadar görülmemiş bir kaosa imza attılar.
İlk olarak, Erzincan tarihinde ilk kez, CHP il başkanlığına bir kadın seçilmiş oldu. İlk kez partide kadınların bu denli görünürlüğü öne çıktı. Türkiye'de seçilmiş 3 kadın il başkanından biri oldum. Doğal olarak medya ve kamuoyunda ciddi etki yarattık. İlk kez kadınlar olarak taşıdığımız mesajı doğru yerlere iletme fırsatını, kadınların siyasete katılma cesareti kazanması şansını elde ettik. Sözde değil, özde bir değişim sinyallerini yakma şansı elde ettik. Bu anlamda başkanlık makamının bir süre daha seçilmiş kadın adayda kalması gerektiğini doğru bulduk.
İkinci olarak ilgili adayın üyelik işlemlerinde düşündüğümüz mağduriyetin aslında ilgili isimle alakalı bir ihmal olduğunu gördük. "İstifa et, Kampanya yap ve Seçime gir" olay örgüsünden çıkarak, "İstifa etmeden kampanya yap, seçimin sonucuna göre ve üyelik işlemlerini sonlandır" şekline büründüğünü gördük. Buna bağlı olarak da il başkan adayının 4 Ekimde kongre günü üye olmadığını ve bizi mağdur ettiğini anladık. Ve istifa etmeyerek, baskılara, tehditlere direnç gösterdik.
Son olarak da parti kurultay ve yerel seçim sürecine girerken, istifa kararlarının yerelde tek başına alınmasının doğru olmadığını, bunu genel merkez ile istişare etmemiz gerektiğini belirttim. Eğer genel merkez bu talebi olumlu karşılarsa, istifa edip görevi devredeceğimi dile getirdim.
Bunların üzerine genel merkez ile görüştüm. Bizzat önceki genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu ve diğer yetkili isimler istifanın doğru olmadığını, zaten il başkanları düzeyinde kadın sayısının çok az olduğunu ve görevime devam etmem gerektiğini ilettiler. Ben de bu anlattığım sonuçlardan yola çıkarak, göreve devam etme kararı aldım.
Buradan doğruları tek tek açıklamak ile mükellefim. Söylendiği gibi istifa etmedim. Genel merkezden istifa etmeme dönük bir talep olmadı. Hatta bizzat genel merkez ve genel başkan tarafından parti içinde Erzincan Kadın Kolları İl başkanlığı teklif edildi.
Önceki açıklamamda belirttiğim gibi, ben eski bir eğitimciyim. Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyetin öğretmeniyim. Hayatı mücadelelerle geçmiş bir kadınım. Kuş uçmaz kervan geçmez diye tabir edilen köylerde çocuklar yetiştirdim. Sendikal mücadelede yer aldım. Eğitimci olarak bunun bedellerini ödedim. Kadınlara okuma yazma kursu verdim. Gökkuşağı Kadın Derneği kurduk ve kadınlarla birlikte çalıştık. Emek verdim. Binlerce öğrenci yetiştirmenin birikimiyle, siyasi parti çalışmalarımda boyunca bugüne kadar gidilmemiş köylere gittim. Bir selam dahi almamış köylü kadınlarımızla, çocuklarımızla kucaklaştım. Son genel seçim sürecinde 10 binlerce insana ulaştım. Günlerce uyumadan, usanmadan çalıştım. Herkes tanıktır.
Arka kapı siyasetini bilmem. Cumhuriyet Halk Partisi'ne, toplumsal muhalefetin lokomotifi, AKP iktidarının değişme alternatifi olduğu inancıyla katıldım. Siyasal partileri bir menfaat aracı olarak görmem. Maddi durumum ortadadır. Siyasi kariyerim çıkar, pazarlık ilişkileri, 1 kuruş dahi ileri gitmemiştir. Aile bireylerimden, dostlarımdan herhangi birinin yolu, belediye kadrolarından, ticari anlaşmalardan, aday etme karşılığı maddi manevi çıkar çatışmalarından geçmemiştir.
Bu sebeple hak etmediğim kadrolarda bulunmayı kendi adıma ayıp kabul ederim.
Ama iki önemli soruyu kamuoyu önünde sormak isterim.
1- İstifa eden yönetim kurulu üyeleri, istifasını neden 1 buçuk ay bekletmiştir? Benim istifa etmeyeceğim ilk haftadan belli iken neden yerel seçim aday belirleme işlemlerinin bitmesine çok kısa bir süre kala mevcut başkanı devirmek için istifa etmişlerdir? İstifa eden bu yönetim ve arkasındaki güçlerin yerel seçimlere giderken başka hesapları mı vardır? Aday belirlemede verilmiş vaatler mi var? Zeynep Erdoğan Sarıca olarak bu çıkar çatışmalarına hesaplarına engel olduğum için mi hedef belirlendim?
2- Erzincan CHP Tarihinde ilk kez seçilmiş bir kadın başkan ile yol yürüme şansını parti olarak kaybetmemiz ilimiz ve partimiz için büyük bir kayıp değil midir? Bir kadına yapılmış saldırıları görmezden gelmenin, ısrarla görevden el çektirilme mücadelesinin arkasındaki motivasyon nedir? Bir kadına hakaret etmekten geri durmayan, tehdit eden, baskı yapan yönetim kurulu üyelerinin yeni yönetimde yer almışlardır. Böylece kadınlara hakaret, tehdit, baskıyla her şeyi elde etme meşrulaştırılıp bunun yolu açılmamış mıdır? Tüm bunların üstüne Kadınla problemimiz yok" denilmek adına, seçilmiş bir kadın varken, başka bir kadın yönetici atanması doğru mudur? Seçilmiş bir kadının yönetimden düşürülmesi ile mücadele veren, emek veren kadınların umutlarının yok etmeye çalıştığınızın farkında mısınız?
Bu sorunların cevabını kamuoyu adına bizzat ben soruyorum. Ve yeni parti yönetimine sesleniyorum.
Görevi başından beri vermek istediğiniz kişiye verin. Başka maskelerin arkasına sığınmayın. Tutarlı olun. Partide artık bir kadının daha yıpranmasına tahammülümüz yoktur.
Benimle beraber yürüyen, bugün buraya gelen beni yalnız bırakmayan dostlarıma yoldaşlarıma sesleniyorum.
Bütün bu yaşanan süreçle ilgili sizleri bilgilendirmek ve önümüzde ki zorlu süreçte ve seçim sürecinde AKP saltanatını yıkmak için sizlerle var gücümle çalışmaya devam edeceğimi bilmenizi isterim.
Kırgınım. Kişisel hırslarıma ortak aramıyorum. Üzgün değilim, Öfkenin esiri olacak biri değilim. Ve örgütüme, partime zarar verecek hiçbir söylem, tavır ve oluşum içinde değilim. Olmamda. Partimin bir neferi olarak ta her zaman çalışırım ve çalışmaya da devam ederim.
Bugün burada bu açıklamaları, siyasal kurumlar metropollerinden taşra örgütlerine erkek egemen zihniyetin esiri olmasın diye, partiler bir avuç zengin insan ve onlardan faydalanmak isteyen insanların oyun bahçesi olmasın diye yapıyorum. Yarın öbür gün, başka bir kurumda, partilerin herhangi bir organında bir kadın, daha özgürce kendini ifade edebilsin diye yapıyorum. Önümüzdeki bariyerleri bir nebze daha aşındırmak için yapıyorum.
Yanımda olduğunuz için minnettarım. Şunu da unutmayın. İlimizde veya başka bir yerde, herhangi bir kadın, herhangi bir genç, veya çocuklarımız, maddi açıdan yoksul insanlar ve toplumdaki azınlık bireyler, Kendini ifade etmek için bir güç aradığında, herhangi bir yerde baskı hissettiği anda yanında beni göreceğinden emin olsunlar.
Bu açıklama kesinlikle partimi daha iyi noktalara taşımak için yapılmıştır. CHP partisi intikam ve hırsla yönetilecek bir parti değildir. Şimdi sizlere sesleniyorum; Erzincan'da CHP yi iktidara taşımak için çalışmaya var mısınız? Sevgili dostlarım umutlu, güzel ve barış dolu günlerde görüşmek dileğiyle, hepinize teşekkür ediyorum, sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. Zeynep ERDOĞAN SARICA”