“𝑹𝒂𝒉𝒎𝒂𝒏 𝒗𝒆 𝑹𝒂𝒉𝒊𝒎 𝑶𝒍𝒂𝒏 𝑨𝒍𝒍𝒂𝒉’ı𝒏 𝑨𝒅ı𝒚𝒍𝒂...”
Ramazan-ı Şerifin rahmet, mağfiret ve bereket ikliminden sonra yeni bir bayrama daha kavuşmanın huzur ve mutluluğunu yaşıyoruz. Rabbimize sonsuz hamd-ü senalar olsun. Bu bayramın ülkemize, milletimize, İslam âlemine ve bütün insanlığa huzur, barış, merhamet ve esenlik getirmesini, tüm gönül coğrafyamızdaki ve dünyadaki acıların, zulümlerin son bulmasını Yüce Rabbimizden niyaz ediyorum. Bayramınız mübarek olsun.
Müslümanlar olarak hepimiz Ramazan’ın eğiten, şifa veren, tazeleyen günlerini yaşadık, gecelerini ihya etmeye çalıştık. İmsakın bereketinden, iftarın sevincinden, teravihin birlik ve beraberliğinden, mukabelenin huzurundan nasibimizi aldık. 
Kur’an’la, oruçla, fıtır sadakasıyla, zekâtla bedenimizi ve ruhumuzu arındırdık, Rabbimize yakınlaşmaya gayret gösterdik. Ramazan ayı boyunca hep birlikte irade eğitiminden geçtik; irademizi hevâ ve heveslerimizin, arzu ve isteklerimizin kölesi olmaktan kurtardık. Şimdi şükretme ve sevincimizi, neşemizi, huzurumuzu birbirimizle paylaşma zamanı.
İnsanı ve toplumu kucaklayan bayramlar, dünü yâd etme, bugüne anlam verme ve yarını inşa etme zamanlarıdır. Bayramlar bizleri geleceğe taşıyan, tarih sahnesinde biz Müslümanlara süreklilik kazandıran müstesna ve mukaddes günlerdir. Bayramlar her yüreğin muhtaç olduğu mutluluğu, güveni ve dostluğu yaşama, diğer yüreklere de yaşatma fırsatı veren manevi mevsimlerdir. Müslüman olma ve Müslüman kalma şuurumuzun canlandığı, iman kardeşliğinin yeryüzünün bambaşka noktalarında yeniden tezahür ettiği nadide zaman dilimleridir. Bayramlar alelade tatil günleri değil, zamanın en kıymetli duraklarıdır.
Bayramların birbirini tamamlayan dört farklı boyutu vardır. Bunlardan ilki, inanç boyutudur. Bayramlar şeâirdendir, yani dinimizin yüce değerlerini ve ilkelerini sembolize ederler. Şeâir sayesinde Müslümanlık bilincimizi diri tutar, dinî ve manevî mirasımıza sahip çıkar, medeniyetimizin vazgeçilmez ve dokunulmaz güzelliklerini genç nesillere aktarırız.
Bayramların ikinci boyutu, ibadet boyutudur. Yılda sadece iki defa eda edilen ve Peygamberimizin sünneti gereği kadını ve erkeğiyle, çocuğu, genci ve yaşlısıyla bütün Müslümanları bir araya toplayan bayram namazı, ibadetin doruğudur. Bayram namazında aldığımız o tekbirler, gönüllerimizden taşan ve dalga dalga şehre yayılan şükrümüzün, sevincimizin, neşemizin, huzurumuzun simgeleridir.
Bayramların üçüncü boyutu, tarih boyutudur. İçinde Kur’an’ın nazil olduğu mübarek bir ayın nihayetinde idrak ettiğimiz Ramazan Bayramı, aslında İslam’ın doğuşunun bayramıdır. Kur’an’a kavuşmanın nihayetsiz coşkusunu ve onurunu yaşayan müminler, Kur’an ile şekillenen bir hayatı, Kur’an ile anlam kazanan bir dünyayı, Kur’an ile istikrar bulan bir toplumu geleceğe taşımakla sorumludur. Bu sorumluluk bayramlarda bir daha hatırlanır ve bayram bu şekilde bize tarih sahnesinde süreklilik kazandırır.
Bayramların iç içe geçmiş boyutlarından dördüncüsü ise ahlak boyutudur. Bayramlar iman ve ibadetimizin yanı sıra ihsanımızı, ahlakımızı, erdem ve faziletlerimizi de biz Müslümanların gündemine taşır. Bencil, haris, müsrif, riyakâr, açgözlü, kibirli kişiliklerin dünya ve ahirette duçar kalacağı kayıpları hatırlatırcasına, bayramlar bizi kanaate, samimiyete, tevazua ve merhamete davet eder. Bayramların en büyük kazancı, gönlümüzün derinliklerine kadar sevinci hissetmek ve o sevinci ve neşeyi aile efradımıza, komşularımıza, dostlarımıza, arkadaşlarımıza, hatta bütün insanlığa yaymaktır.
Bu bayram yine bizleri bekleyen önemli vazifeler var. Bayram ilmihâli diyebileceğimiz bu kıymetli ve şerefli vazifelerin başında bayramın ruhunu iliklerimize kadar hissetmek ve bayram yapamayanlara bayram yaptırmak geliyor. Rabbimizin bayram ikramına karşı duyduğumuz minnettarlığı ifade etmenin ve bu ikramı O’nun rızasını kazanmak için bir fırsata dönüştürmenin yolu paylaşmaktan geçiyor. Sevincimizi ailemizle paylaşalım; eşlerimizin yüzünü güldürelim, çocuklarımızı sevindirelim, anne babamızı mutlu edelim. Ailemiz için attığımız her türlü hayırlı, uğurlu, güzel adımın bizi Rabbimiz katında yücelteceğini unutmayalım. Üzerimizdeki akraba ve komşu hakkını ödemek, bağlarımızı güçlendirmek, dua ve rıza kapılarından geçmek için bayramı fırsat bilelim. Yüreklerimizdeki küskünlük, kin, nefret yüklerinden kurtulalım; barışalım, barıştıralım.
Bayrama barış, umut ve güven içinde ulaşan bizler, bugün umutsuzluğu gönüllerinden söküp bizden bayram neşesi bekleyenler için her zamankinden daha cömert olalım. Bayram sabahına acıyla, gözyaşıyla, hüzünle ulaşmış kardeşlerimiz için bayramın bir tebessüme, ferahlığa ve şifaya dönüşmesi adına elimizden geleni yapalım. Bizler bu bayram yüzümüzdeki bayram ışıltısı ve sesimizdeki bayram muştusuyla iyilikte yarışalım. 
İslam dünyası, Müslüman milletler çok zor süreçlerden geçiyor, derin acılar ve ağır kayıplar yaşanıyor. Bayram aynı zamanda duaların kabul olduğu müstesna günlerdir; hep birlikte elimizi açalım ve dua ile avuçlarımıza inen sekineti, emniyeti, hidayeti, selameti insanlığa gönderelim. Silahların gölgesinde bayramı bayram gibi yaşayamayan kardeşlerimizin kurtuluşu için Cenâb-ı Hakk’a yalvaralım. Dünyanın en büyük ayıbına, acısına, yalnızlığına terkedilen Gazze’nin ve dünyanın farklı yerlerinde kardeşlerimizin yaşadığı zulmün, baskının, işkencenin, mazlumiyet ve mağduriyetlerin son bulması için Yüce Rabbimize dua ve niyaz edelim. 
Ve şunu asla unutmayalım: Bizler insanlığın ümidiyiz! Bu aziz milletin evlatları olarak bayramı kendi adımıza değil, insanlık adına yaşayalım. Bayramımız insanlığa barış nefesi olsun, yeni bayramlar doğursun. Sevincimiz tohum olup toprağa düştüğünde yeni sevinçler yeşertsin. Huzurumuz nice huzursuzlukların çaresi; mutluluğumuz insanlığın kalbini delen acıların tesellisi olsun. Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi, affı, afiyeti, inayeti bizlerle olsun. Ramazan Bayramımız mübarek olsun.
𝐈̇𝐬𝐦𝐚𝐢𝐥 𝐅𝐀𝐊𝐈̇𝐑𝐔𝐋𝐋𝐀𝐇𝐎𝐆̆𝐋𝐔
𝐄𝐫𝐳𝐢𝐧𝐜𝐚𝐧 𝐈̇𝐥 𝐌𝐮̈𝐟𝐭𝐮̈𝐬𝐮̈