Nobel Ödüllü Acemoğlu’nun ekibinde yer alan ve Erzincanlı ailenin kızı olan Evrim Bal, 2024 Nobel Ekonomi Ödülünü alan Daron Acemoğlu’nun ekibi ile siyasi saha çalışması yapmasının kendisi açısından ne ifade ettiğini Ege Telgraf gazetesine anlattı.
Erzincanlı emekli öğretmen Cemil Bal’ın kızı olan Evrim Bal, İzmir'de CHP genel seçim kampanyasında görevlendirilen ve aynı zamanda aktif siyaset yapan bir kadın. Rasyonel çalışmaları ile dünya çapında üne sahip olan ve Nobel ödüllü ekonomist Daron Acemoğlu'nun son makalesinde. 'Door to door politics' (kapı siyaseti) çalışması sırasında yolları kesişen Bal ve Acemoğlu ve asistan ekibi ile dünya çapında önemli bu projede birlikte çalışma fırsatı buldu.
Evrim Bal, Daron Acemoğlu'nun makalesinde özel teşekkür ile onurlandırılan bir isim olarak öne çıkıyor. Bal, İzmir'de yürüttüğü STK çalışmaları ve siyasette üretime yönelik projelerle şehrin potansiyelini gözler önüne serdi. Evrim Bal Ege Telgraf Gazetesine verdiği röportajda, Bal’ın siyasi yolculuğu, STK ve Kent Konseyi kimliği ve projeleri Daron Acemoğlu ile olan iş birliği konu edildi.
Evrim Hanım, öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Siyasete olan ilginiz nasıl başladı?
Elbette. İzmir’de burada büyüdüm. Siyasete olan ilgim, üniversite yıllarımda başladı. O dönemde toplumsal sorunlara duyarlılığım arttı ve aktif olarak çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde yer aldım. CHP'ye katılmam ise bu süreçte gerçekleşti.
İzmir’de yaşayan bir kadın olarak bu başarınız hakkında neler söylemek istersiniz?
Nobel 2024 Ekonomi Ödülü'nü alan Prof Dr Daron Acemoğlu ve tüm ekibimizi kutluyorum. Dünyada demokrasiye ihtiyacı olan her kesime ışık tutacağını düşündüğüm "Otoriteryenizm altında Yanlış Algılar ve Demokrasi Talebi" konulu son makalesinde; saha çalışmasında bağımsız gönüllü takımı sorumlusu olarak görev yapmış olmaktan gurur duydum. Hayatımdaki en önemli “Teşekkür”ün temsili'nin Daron Acemoğlu ve ona gelen Nobel Ödülü aracılığı ile olması mutluluk verici. Tüm ekibimizin emeğine sağlık, harika iş çıkardık.
İLHAM KAYNAĞIM DENEYİM
Daron Acemoğlu ile yollarınız nasıl kesişti? Bu iş birliği nasıl başladı?
Daron Acemoğlu ile yollarımız, İzmir’de yürüttüğümüz “door to door politik” çalışma sırasında kesişti. 2017’de Prof Dr Ceren Baysan için yaptığım bir çalışma var. Ceren hocayla bu çalışmamız sayesinde kendisi Harward Üniversitesi’ne kabul edildi. Bizi buluşturan Oltaç Ünsal aynı şekilde Daron Acemoğlu ile buluşmamıza vesile oldu. Zira, 2017’de saha çalışmamız ABD’de de ilgi görmüştü. Daron Acemoğlu’nın ve tüm ekibin bilgisi ve deneyimi, benim için büyük bir ilham kaynağı oldu.
Bu işbirliğinden elde ettiğiniz en önemli kazanımlar neler oldu?
Daron Acemoğlu ve ekibi ile çalışmak, hem kişisel hem de profesyonel anlamda büyük kazanımlar elde etmemi sağladı. Projelere olan yaklaşımımda daha analitik ve rasyonel olmamı sağladı. Ayrıca, İzmir için gerçekleştirdiğimiz projelerde dünya standartlarında bir vizyon kazandım.
AVANTAJ DEĞERLENDİRİLMELİ
İzmir’in bu tür iş birliklerinden nasıl faydalanabileceğini düşünüyorsunuz?
İzmir, böylesine değerli insanlarla çalışmanın avantajlarını kesinlikle değerlendirmeli. Şehir olarak, bu kişilere sahip çıkmalı, projelerine destek vermeli ve onları ön plana çıkarmalıyız. Bu tür iş birlikleri, İzmir’in potansiyelini daha da artıracaktır.
Bu makale sürecinde sizin ciddi bir saha çalışmasında yer aldığınızı biliyorum. Bu saha çalışmasından size kalan ne oldu? Bir de saha çalışmasını biraz anlatır mısınız?
Dünyada demokrasiye ihtiyacı olan her kesime ışık tutacağını düşündüğüm "Otoriteryenizm altında Yanlış Algılar ve Demokrasi Talebi" konulu son makalesinde; saha çalışmasında bağımsız gönüllü takımı sorumlusu olarak görev yapmış olmaktan gurur duydum. Çalışmanın ‘’door to door politics’’ panelinde görev almış biri olarak şunu söyleyebilirim ki gerçekten bu panelde yönetilmesi gereken çok alan vardı. Gönüllü mülakatları, gönüllü eğitimleri, çalınan her kapının kullandığımız aplikasyon içerisinde doğru seçeneklerle işaretlenmesi, araç, kumanya, raporlama gibi gibi..
Çalışmanın 150 bin hane yani seçmen bazındaki çarpan etkisi karşılığı 400 bin seçmen e dokunmaktan bahsediyoruz. Gerçekten büyük operasyondu. Geriye dönüp baktığımda rakamlar devasa geliyor.
PARTİLİ GÖNÜLLÜ-BAĞIMSIZ GÖNÜLLÜ
Röportaj öncesi sohbetimizde “bağımsız gönüllü”den söz ettiniz. Bunu biraz açar mısınız?
Çalışmadaki en zorlu kısım ama ciddi pozitif geri dönüşü aldığımız takım bağımsız gönüllü takımıydı. İki grup vardı: partili gönüllüler ve bağımsız gönüllüler. Siyasi partilerin örgütlü yapısından dolayı ve tabii ki İzmir’in de Türkiye genelinde politik duruş açısından kupon bir şehir olduğunu düşünürsek; başta CHP İzmir İl Örgütü olmak üzere beraberinde İzmir İYİ Parti İl Teşkilatı ile ortaklaşmamız sonucu partili gönüllü bulmakta zorlanmadık. Fakat bağımsız gönüllü yani politik duruş olarak muhalif olup herhangi bir siyasi partiye üye olmayan ve aidiyet hissetmeyen gönüllüyü bulmak zor oldu. Burada da Kent Konseyi gibi sivil alanlarda görev yapmış olmam ve STK geçmişimin hizmet ettiği bir yere gelmiş oldum. Bağımsız gönüllüyü biraz daha açmak isterim. Çünkü sonuçlardaki farkın en çok bu gruptan çıktığı geri bildirimi gelmişti. Nitekim bende gönüllü takımı ile bizzat saha da bu farkı deneyimledim. Bağımsızlar hiçbir partiye gönülden ya da fiziki olarak bağlı olmaksızın kentin toplumun ve toplumsal ülkenin geleceğinde kendini bir özne olarak yurttaşlığa taraf görür ve pragmatist davranır. Oyunu sandığa taşıdıktan sonra kullandığı oyun ve durduğu tarafın savunucusudur. O tarafsızlığından hareketle sonuç arasında bir değerlendirme yaparak tarafını yeniden günceller ve tarafsızlığını korur. Alışılagelmiş seçim kampanyalarının dışındadır ve genel geçer kurallar da yıkıcı yenilikçi öneri ve öngörülerini sunmakta özgür de. Partili gönüllü ile kıyas yapacak olursak; Partili gönüllü partisinin o hafta yada o gün ya da geçmişte ne söylediğini, geçmiş sandık çıktıları gibi çalışmaları sırtında taşımak zorunda kalır. Bu sebeple de kapıdaki vatandaşın hafızasındaki olumlu olmayan geri bildirimleri çağırabiliyor. Tüm bunlara ek olarak yine İzmir özelinde belediyelerin hizmet alanları ile ilgili şikayetler için de partili gönüllüyü bir muhatap olarak adres yapıp şikayet mekanizmasını devreye sokabiliyor. Dolayısıyla da kapıyı açan vatandaşa, çalışmanın bize reçete ettiği konu başlığını anlatmak sormak, reçeteye sadık kalmanın zorlaştığını gördüm. Tam olarak da burada bağımsız gönüllünün özgürlüğü devreye girer. ‘Şu partiden geliyorum’ yerine, yan sokaktaki komşunuzum veya şu dernekten diyelim ki bir kadın topluluğun üyesiyim, ya da biz bir grup arkadaş şu konulardan rahatsızlıklarımızı sizlere şu başlıkta paylaşmanın gerekli olduğunu düşündük gibi bir kılcal bir yaklaşımın ne kadar işe yaradığını gördüm ve buda beni yıllardır kampanya çalışan biri olarak etkiledi. Türkiye’de basının-medyanın ve iktidarın yönlendirici, kutuplaştırıcı olduğu bu ortamda kapı siyasetindeki kişinin tarafsızlığı da kampanyanın şaşırtıcı, ilgi çekici, dinlemeye değer bulunmasını sağladı. O yüzden kampanyaların topluma faydalı ülkenin geleceğine hizmet eden ve inandırıcı gerçekçi argümanla yürütülmesi önemlidir. O yüzden tarafsızların taraflısını da benim için çok özel olan bu mahallelerde ki değişimi özellikle yakından takip ettim.
EĞİTİM VE İSTİHDAM KONUSU
-Sahada gördüğünüz en büyük zorluk neydi?
Sahada karşılaştığım en büyük zorluk: sahada aktif çalışan yaklaşık 400 gönüllünün koordinasyonu ve lojistiğini yönetmek oldu tabii ki… Çünkü bu aynı zamanda altınızda farklı çekirdek takımlar ile yönetebileceğiniz bir operasyon. Bu tip çalışmalarda gönüllüyü bir duyguda tutmak çok önemlidir. Yani tam olarak da Türkiye’de özlemini çektiğimiz demokrasi ortamını mikro düzeyde oluşturmak, kolektif bilinci takımın içinde yaşatmak, yardımlaşma ve aynı amaca hizmet etmeye teşviki derinleştirmek. Kısaca doğru iletişim kanalları ile kurduğunuz duygusal bağlardır gönüllüyü her gün sahaya indiren. Bu da ciddi ekstra efor isteyen bir durumdur.
Son olarak, gelecekteki projelerinizden bahseder misiniz?
Gelecekte, İzmir’in sosyal ve ekonomik kalkınmasına katkı sağlayacak daha birçok projeye imza atmayı planlıyorum. Özellikle eğitim ve istihdam konularında yapacak çok işimiz var. Bu rüya takım ile olan iş birliğimiz de devam edecek ve yeni projelerde birlikte çalışacağız. Demokrasinin toplumun gelişmesindeki rolünü ortaya koyan Daron Hoca ile çalışmanın getirdiği bilgi ve tecrübeyi hem kullanmak hem de aktarmak gibi bir ödevim var.
Bu çalışmadan bana kalan ne oldu sorunuza gelecek olursak:
Birlikte çalışma imkanına sahip olduğum başta Prof.Dr. Daron Acemoğlu ve çalışma ekibindeki (DREM TEAM)tüm akademisyenler dünya çapında işinin en iyileriydi.
Prof.Dr. Ceren Baysan, Prof.Dr. Cevat Giray Aksoy, Prof.Dr. Gamze Zeki, Prof.Dr. Carlos Molina
Bu ekibin bilgisi ve deneyimi, benim için büyük bir ilham kaynağı oldu.
Bir kampanyada saha da yapılacak olan çalışmanın en önemli kısmı ön hazırlık aşamasıdır. Ön hazırlık ne kadar veriye dayalı rasyonel olursa çalışmanın kısa, orta ve uzun vade deki çıktıları da bir o kadar pozitif oluyor.