Birçok farklı kültürde yeri olan hıdırellez doğanın uyanışını kutlamanın güzel bir vesilesi, bereket ve bolluğun tarihsel bir simgesidir.

Hıdırellez günü, dünyada darda kalanların yardımcısı olduğu düşünülen Hızır ile denizlerin hâkimi olduğuna inanılan İlyas'ın yeryüzünde buluştukları gün olarak düşünülür ve kutlanır. 2017 yılında UNESCO'nun Somut Olmayan Kültürel Miraslar Listesine alınmıştır.

Hıdrellez gecesi ise Hızır'ın genel açıklaması ve dokunduğu feyiz ve bereketin olacağıyla çeşitli uygulamalar yapılır. Yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağızları açık bırakılır. Ev, bağ-bahçe, araba isteyen kimseler, Hıdrellez gecesi gül ağacının talep ettiğin küçük bir şahsiyetlerse Hızır'ın kendilerine yardım vereceğine inanırlar. Aynı zamanda kırmızı kostüme bağlayıp gül ağacına asarlar. Bir yıl boyunca gideceğinin yerine gitmeyi bekleyenler. Bazı kimseler de ateşe yakıp, dilek dileyenler. Ondan sonra yaktıkları ateşin üstünden atlar.

Hıdrellezde baht açılış törenleri de oldukça yaygın olarak uygulanan geleneklerimizdendir. Bu törenlere İstanbul ve çevresinde “baht açma”, Denizli ve çevresinde “bahtiyar”, Yörük ve Türkmenlerde “mantıfar”, Balıkesir ve çevresinde “dağara film atma”, Edirne ve çevresinde “niyet çıkarma”, Erzurum'da “mani çekme” adı verilir.

Hıdırellez her yıl, 5 Mayıs’ı 6 Mayıs’a bağlayan akşam ve gece kutlanır. İnsanlar bu gecede dileklerini bir kâğıda yazarak, çizerek anlatır ve kâğıdı bir gül ağacının dibine gömerler. Veya yine gül ağacının dibine, taşlarla dileklerini temsil eden şekiller çizerler. Sabaha karşı geri toplanan dilek kâğıtları ise denize atılır. Elbette bunun gibi farklı pek çok Hıdırellez geleneği de vardır.

Editör: Semih PEKER